‘Türkiye’de Kişisel Müracaatın 10’uncu Yılı Memleketler arası Konferansı’, AYM’de gerçekleştirildi.
AYM Lideri Zühtü Aslan, 10 yıl evvel bugün ferdi müracaat sisteminin kabul edilerek, AYM’nin anayasallık kontrolünün alanının genişletilmiş olduğunu vurguladı.
Arslan, “Bugün 10 yaşında bir çocuğun doğumunu kutluyoruz. Bireysel müracaat başladığında bir tarafta umut, sevinç ve heyecan vardı; öbür tarafta dert vardı. Umutluyduk; çünkü Türk anayasa koyucu tahminen de Türk hukuk tarihinin en büyük ıslahatlarından birine imza atmıştı. Bir yandan da telaşlıydık; zira bir dizi bilinmez bizi bekliyordu. Bunun başında uzun yargılanma üzere hukuk dünyamızın kronik sıkıntıları vardı. Sonuç prestijiyle yaşadığımız bu hislerden umut, azim ve irade tasaya galebe çaldı. Bugün ferdî müracaatın en düzgün uygulama örneklerinden biri Türkiye’de yerleşti” dedi.
‘TOPLAM 450 BİN KİŞİSEL MÜRACAAT YAPILDI’
Bireysel müracaatın 10 yılını sağlıklı kıymetlendirmek için istatistiklere bakmanın gerekli olduğunu söyleyen Arslan, “23 Eylül 2012 tarihinden bugüne kadar AYM’ye toplam 450 bin civarında müracaat yapılmıştır. Mahkeme bugüne kadar 327 binini karara bağlamıştır. Hasebiyle şu an elimizde yaklaşık 123 bin kişisel müracaat bulunmaktadır. Bu, ferdî müracaatın 10 yıllık periyodunda en yüksek sayıyı tabir etmektedir. Ancak şunu da belirtmek lazım; bu 123 bin derdest müracaatın 68 bini yani yaklaşık yüzde 55’i makul müddette yargılanma hakkına ait şikayetlerden, bir öbür sözle uzun yargılama şikayetlerinden oluşuyor. Mahkememiz bu sıkıntıyı büyük ölçüde halletti. En azından kendine düşen boyutuyla halletmiş durumda” diye konuştu.
Bugün AYM’nin önünde kişisel müracaat bakımından iki şiddetli sınama olduğuna dikkat çeken Arslan “Bu sıkıntıların birincisi ağır iş yükü; ikincisi de AYM’nin 10 yıl boyunca oluşturduğu hak eksenli içtihat birikiminin sürdürülebilmesi sorunu. Bu iki sıkıntıyı ülke olarak düzgün yönettiğimizde ferdi müracaatın daha kaç 10 yıllara başarılı bir halde erişeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. 10 yıl çok güç geçti, ferdi müracaat kıymetli ölçüde kurumsallaştı. Ancak daha güç olanı 10 yıl içerisinde muhakkak bir noktaya gelen kişisel müracaatın gelecek jenerasyonlara taşınması. Burada hepimize büyük sorumluklar düşüyor. Zira bu yalnızca AYM’nin değil, Türkiye’de yaşayan herkesin ortak sorumluluğu ve görevi” değerlendirmesinde bulundu.
‘YAPILMASI GEREKEN BATAKLIĞI KURUTMAK’
Bireysel müracaatın objektif tesirinin kamu kurumları tarafından düzgün anlaşılması ve uygulanması gerektiğini lisana getiren Arslan, “AYM, kişisel müracaatta tek tek sivrisinekleri öldürmek suretiyle bir gayret yürütemez. Yapılması gereken hak ihlaline sebep olan bataklığın kurutulmasıdır. Bunun için de kişisel müracaatın objektif tesirinin bilhassa kamu kurumları tarafından âlâ anlaşılması ve uygulanması gerekir. Yeni bir ihlalin ortaya çıkmasının, yeni bir müracaatın yapılmasını beklemeden AYM’nin tespit ettiği prensip ve asılların hayata geçirilerek ihlallerin önünün kesilmesi gerekir” dedi.
