İlhan Selçuk! Kalpaklı bir kartaldı o. Yükseklerde uçtu sürekli. Unsurlarını kanatlarına yükleyerek uçtu… Cumhuriyetin kazanımlarına göz dikmiş atmacalarla savaşıp durdu bir kartal gözlü olarak.
Sevgiyi ve sevinci kanılarına her fırsatta katan İlhan Selçuk, mizahsız ve mizansız bir iklimin toprağının ham, nobran ve verimsiz olacağını çok güzel görmüştü. Bu yüzden mizahın derinliklerinden gizli, soylu, özgürlük ve eşitlik hissini çok erken yaşlarda solumuştu. Periyodunda pek çok mizah mecmuasının çıkışında rol oynadı. Cumhuriyet gazetesinde bu yüzden pek çok karikatüriste imkân sağladı. Niyetin çizgi boyutunun, insanların ruhunu incelteceğine duyduğu o şen umudu daima yanında taşıdı. Mizahla, karikatürle, sanatla hayatı bir ortada tutmayı, bunların birlikte yoğrulmasını daima isterdi.
İlhan Selçuk, hayata esnek ve çok istikametli bakmayı bilen, bilge görüşlü bir düşünürdü. Aslında Selçuk için biçilmiş kaftandı bu dünyayı olduğu yerde durarak dolaşmak ve yorumlamak. Bu türlü engin ummanlara açılan bir zihin, mizahın öncü ve kuşatıcı gücünü de ebediyen heybesinde taşımayı bilirdi.
Ahmet Öztürklevent
KİMSEYE BOYUN EĞMEDİ
Şimdi İlhan Selçuk yok. Onun kararlı ve berrak sözcükleri de yok. Onsuz Türkiye’de dimağlar daha fakir değil mi? Heyecan meşaleleri daha sönük değil mi? Umudun mavisi daha solgun değil mi? Kuşkusuz öyle!
Boyun eğmedi kimseye, boyun eğdirmedi kimseye. Bu soylu mirası sahiplenmek, bu birikimin ateşini harlamak ve göğe yükseltmek gerek alevlerini. Zira toplumsal aksilikleri durdurmanın günü, saati ve vakti yok. Onları gidermek için her şeyimizle harekete geçmemiz gerek.
Kant’ın Aydınlanma tarifindeki o ünlü, “Aklını kullanma cüreti göster” kelamı, ihtilalci, özgürlükçü ruh taşıyan İlhan Selçuk’a teğe bir uymuyor mu? Zira, o herkesin aklı rehber edindiği bir yurttaşlar topluluğu düşlüyordu. Bunun biricik aracı ise elbette eğitim olacaktı. Eğitimin yol göstericiliğinde dalga dalga yayılan bir toplumsal uyanış. Ancak yarım kaldı, yarım bırakıldı Cumhuriyetin öncülerinin bu büyük atılımı…
Turhan Selçuk, özü karikatürle yoğrulmuş bu büyük Selçuk ile sözlere el veren İlhan Selçuk, Aydınlanmacı birer karakter olarak ileriyi, ilerlemeyi ve ilericiliği temsil ediyordu. Karanlık ürpertilerin değil, ışığın yumuşacık süzülen dalgalarına el verdiler, gönül erittiler içinde.
Şimdi Türkiye, “Selçuk”larının hasreti içinde. Karikatür de o denli. Fikir de o denli. Aydınlanma da o denli. Pekala, bu hasreti gidermek için bizler onların araçları ile hareket etsek ve birer Selçuk olsak daha uygun olmaz mı bu? O halde, fikir ve çizgiyi birlikte çoğaltalım ve topluma birlikte varsın bu ikisi.