Erdoğan, Marmaris’te orman yangınını çıkardığını itiraf ettiği argüman edilen kişi hakkında, “Caydırıcı bir ceza… Ucu nereye dayanıyor, idama mı? İdama…” tabirlerini kullandı.
İdam, tartışmalı bir ceza olmasının yanı sıra çağdaş hukuka uygun olmayan bir prosedür olarak nitelendiriliyor.
Ölüm cezasını destekleyenler, bu cezanın şahısları hata işlemeden caydırdığını tez ederken; idam aykırıları bunun yanlış infazlara ve insan hakları ihlaline neden olduğunu belirtiyor.
Türkiye Cumhuriyeti, 1984 yılına kadar vefat cezasını “idam cezası” ismi altında uygulamış, bu tarihten sonra idamı, Türk Hukuku mevzuatından tümden çıkarmıştır. Velhasıl, şu an sıkıyönetim ve savaş halleri dahil olmak üzere mevt cezasının Türkiye Cumhuriyeti’nde uygulanma imkan ve ihtimali bulunmamaktadır.
Cumhuriyet’e konuşan Avukat Mehmet Ruşen Gültekin, bu cezayı isteyenlerin, insan hakları boyutunda bilgi eksikliklerinin olduğunu söyledi.
Ceza hukuku açısından bakıldığında, geçmişte çok değişik cezalar uygulandığını cezalandırma prosedürleriyle toplumda nizamın sağlanmaya çalışıldığını anlatan Gültekin, laik hukuk sisteminde mevt cezasının olmadığını söyledi.
“BİR İNSANI CEZALANDIRMIŞ OLMUYORSUNUZ”
İdamın bir ceza değil infaz biçimi olduğunu aktaran Gültekin, konuşmasına şu formda devam etti:
“İdam ettiğiniz vakit bir insanı cezalandırmış olmuyorsunuz. Biz, Avrupa Kurulu ülkeleri ortasında daima af çıkartan, tereddüt yaratan, torba yasa çıkaran ülkelerden biriyiz. Failleri yakalayabilecek donanıma sahip misiniz? Hakikat cezalandırıyor muyuz?
Popülist prosedürlerle gündemi değiştirmeye çalışıyorlar. Onlar da biliyor idam cezasının gelmeyeceğini. Pragmatik başkanlar diyoruz bunlara. İktidarda kalabilmek için her türlü problemde kendi lehlerine olan kısımlardan bahsederler. Çağdaş ceza hukuk sisteminde yeri yoktur.
Siyasiler bizim aklımızla dalga geçmesin. Caydırıcı olmanız için kişi aldığı ceza kadar hapishanede kalmalıdır. Türkiye’deki cezalar caydırıcı değil. Sistemin çöktüğünün altını çizmek gerekiyor. Bu siyasi iktidardan adaleti yönetmekle ilgili hiçbir inancım kalmamıştır.”
